Yer6 Hafıza Projesi'ne Destek Vermek İçin...

Posta Çeki Hesabımız: 8830591 PTT Beyoğlu Şubesi

20 Eylül 2011 Salı

21 Ocak Yer6 Hafıza 94.9 Açık Radyo - Açık Dergi


Yer6hafıza
21 Ocak 2011
Mehmet Atakan Foça
Janset Karavin  




Janset Karavin: Herkese iyi akşamlar ben Janset Karavin; bu hafta yanımda Yer6 Hafıza projesinin Ankara Sorumsuzu Mehmet Atakan Foça var, bir taraftan Mehmet ile kendi yaptığı işlerden bahsedeceğiz hem de bu camianın içinde olduğu için fanzinler ile ilgili bazı şeyler paylaşacağız onunla. Hoş geldin Mehmet. Aynı zamanda İstanbul’a da hoş geldin! 
Sık gelemiyor çünkü...

Mehmet Atakan Foça:Hoş bulduk!

J.K: Bize biraz kendi yaptığın işlerden bahseder misin Ankara’da?

M.A.F: İlk önce fanzin yapmaya nasıl başladığımdan bahsedeyim, bu tamamen Yeni Harman Dergisi ile bağlantılı şekilde oldu; ilk defa bir yeraltı neşriyatı nasıl çıkarılır, nasıl bir duruş belirlenir, sisteme nereden bakılır; bunu görmemi sağlayan en başta Yeni Harman Dergisi oldu.
Birkaç sene evvel kendimce bir fanzin tanımlaması yapabildikten sonra bu camiada bir şekilde yer almaya başladım, Önsöz Fanzini çıkardık, pek fazla edebi kaygı gütmüyorduk belirli bir siyasi duruşumuz vardı. Bu şekilde dört sayı çıkarttıktan sonra üniversiteyi kazanmamızla ön söz fanzine nokta koymak zorunda kaldık. Bu süre zarfında hepimiz farklı mecralarda yer almaya devam ettik; ben ve birkaç arkadaşım yeraltı edebiyatı neşriyatlarında yazılar ve şiirler yazdık. Ankara da fanzinlere yazı gönderiyoruz Düşünkara Fanzin ile de ortak çalışmalarımız oluyor.


J.K: Ankara’da fanzin kültürü ne durumda yeterince yaygın mı, çok sayıda fanzin çıkıyor mu?

M.A.F: Bilirsiniz Ankara’nın bürokratik soğuk bir havası var. İnsanların içine işleyen bu soğukluk onları sokaklardan koparıp evlerine tıkılmalarına sebep oluyor. Elbette bu yalnızca üniversite öğrencilerinin yapabildiği ile sınırlı kalıyor. Ankara’da en son 14’üncü sayısı çıkan Yasemin Şahin’inin 3-4 senedir çıkartmakta olduğu Düşünkara Fanzin var. Zaman zaman Düşünkara Film Grubu ile ayrıca toplanıp film izleyip bunun üzerinde tartışmalar yürüttüğümüz oluyor. Mesela son zamanlarda Düşünkara'nın kolaj çalışmaları oluyor. Düşünkara hariç Batuhan’ın çıkarttığı Yalelli Fanzin var ve şu anda adını anımsayamadığım birçok fanzin daha var. 

J.K: Ankara’daki üniversiteler sağ olsun biraz da onlar hareketlendiriyorlar aslında. Peki sana şunu sormak istiyorum; sence fanzin nedir? Bunu tek bir tanıma sığdırmak çok güç belki, fakat senin bunca zamandır uğraştığın işler çerçevesinde fanzin hakkındaki tanımın nedir?

M.A.F: İlk defa fanzin tanımını öğrendiğimde, beni en çok etkileyen 'fanzin, sisteme atılmış bir tokattır,' sloganı olmuştu. Her çıkan fanzin sisteme atılan bir tokattır. Kendi adıma, bu slogan ile yola çıktım, tabii zamanla bundan kopma durumu söz konusu oldu. Kendi adımıza farklı tanımlar geliştirdik; en başta buradan bir referans olacak bir şekilde sisteme karşı duran, sistemi belli yerlerinde incitebilen senin deyimin ile fotokopi eylem, kimi zaman insanın kendi egosunu tatmin etmek için çıkarttığı ufak mecmualar veya parasız kaldığımız durumlarda 1 liraya satarak para kazanmaya çalıştığımız... Bu şekilde yeni tanımlar üreterek ve her fanzinde farklı bir duruş sergileyerek bu sistemin nerelerinden çökertilebileceğini insanlara göstermeye çalışıyoruz.

J.K: Evet, ama gene de bir duruş söz konusu orada, yani tamamen amaçsız olduğu söylenemez. Sonuç itibarı ile fanzin çıkartmak bir eylem nihayetinde...

M.A.F: Şu soru da sorulabilir; 'niçin bir dergide yer almıyorsunuz?' Yeni Harman Dergisinde yazıyorum elbette ancak reklam almadan çıkan bir dergi olarak fanzinlere ve yer altına yakınlığından bahsedilebilir. Aslında fanzini tanımlayabilmek için biraz da dergilere karşı nerede durduğuna bakmak lazım...

J.K: Evet, nerede duruyor?

M.A.F: Dergiler editörün saltanatı ile yürüyen ve editörün önüne gelen yazıların seçilerek belirli noktalarda reklam verenlere karşı sorumluluk duyularak çıkartılan neşriyatlar olduğundan ve dünyaya karşı bakış açısı tamamen reklâmlar açısından olduğundan pek fazla politik bir duruşu olduğu ve fanzinin istediğini karşıladığı söylenemez.

J.K: Sistem ile biraz fazla bütünleşik bir yapı öyle değil mi? Fakat fanzin de biraz daha bağsızlık söz konusu? 

M.A.F: Evet, bu şekilde açıklanabilir. Neticede reklam alıyorsunuz ve reklam verenler size 'bu şekilde durma,' dediğinde ona biat etmek zorundasınız. Bu fanzinin doğasına tamamen aykırı bir şey. Fanzini yapandan önce fanzin böyle bir şeyin kendisini bağlamasını istemez. Fanzin dediğiniz şey canlı bir şeydir ve elinize aldığınızda patlayabilir! Bu bakımdan dergilerden ayrıldığı nokta anlaşılabilir.

J.K: Bir şey daha var aklıma takılan; yayına girmeden evvel konuşuyorduk seninle... Fanzinlerin 90’larda büyük bir çıkış içinde olduğu ve böyle bir trend yakaladığı, ardından günümüze yaklaştıkça daha ziyade elektronik ortama doğru kaymaya başladığı ve artık basılı olarak çıkmasının çok lüzumlu olmadığı gibi bir görüş var sen buna katılıyor musun?

M.A.F: Bu çok genel bir soru ben bir fanzini kesinlikle elimde tutmak isterim, ona dokunmak isterim; eğer patlayacaksa fanzin elimde patlasın ekranda değil! Mesela Bok Kültürü bu şekilde elektronik olarak yayınlanan bir fanzin ve 24’üncü sayıya dek geldi bu şekilde.

J.K: Bunu sana şunun için soruyorum. Çünkü elektronik ortamda bulunmasının ve oradan takip edilmesinin kötü bir şey olduğunu düşünmüyorum; bu elde olan bir fırsat ve bunu değerlendiriyoruz, tabiî ki bu güzel bir şey bir şekilde fakat, bir taraftan da şunu düşünüyorum; fanzin basılı olması gereken bir şey bence. Bu eylemi bu şekilde devam ettirmenin sebebi biraz da maddi sorunlar olabilir mi? Çünkü sen bundan hiçbir maddi karşılık beklemesen dahi bir maliyet söz konusu, internet ise bu maliyeti ortadan kaldırıyor... 

M.A.F: Olabilir. Fotokopi olarak basılsa dahi bir maliyet söz konusu bir fanzini en fazla satabileceğiniz rakam 1 lira bu da büyük şehirler için geçerli eğer geniş bir kitleye ulaşmak istiyorsanız büyük bir kitabevine vermek zorundasınız. Bu tür yerler de komisyon kesiyorlar.  Komisyon kesen bir kitabevine bıraktığınız fanzinden ne kadar para kazanabilirsiniz sonuçta ve fanzinin giderini ne kadar karşılar?
Yer6hafıza olarak yapmak istediğimiz de bu! Fanzinleri kendi kütüphanemizde topladıktan sonra fotokopi makinelerimiz ile çoğaltarak ücretsiz dağıtımını sağlayabilmek. Bir fanzini Anadolu’ya göndermek istediğimizde ilk önce internet aracı oluyor, buradan diğer fanzinci arkadaşlarımıza ulaşıyoruz. Mesela ben Gelibolu’dan Ankara’ya göndermek isterken Yasemin’i bulmuştum ama ona gönderirken dahi kargo parası söz konusu oluyor; o da bir gider. Kazandığımız paraysa o gideri karşılamıyor. En fazla 100-200 adet basıyoruz... 
İnternet elbette burada bir çıkış yolu fakat dediğim gibi Yer6 Hafıza bize bir seçenek sunabilir. Biz Yer6 Hafıza’dan gönderdiğimiz fanzini basmasını ve dağıtımını isteyebiliriz hatta kendi fanzinimiz götürüp fotokopi makinesinde kendimizde basabiliriz; hedefimiz bu.

J.K: O açıdan çok faydalı olacağını düşünüyorum fakat ben genel olarak böyle bir eğilim olup olmadığını öğrenmeye çalışıyorum. Biz belli bir bakımdan geçmiş kuşak oluyoruz size göre. Ben otuzlarımı aşmış durumdayım ve şu anda fanzin çıkartma eylemi içinde bulunan genç kuşak bunun basılı olmasına lüzum olmadığı düşüncesi içinde mi acaba? Biliyorsun ki, proje bir yandan da bir kitaplık oluşturmaya ve basılı hale getirmeye çalışıyor fanzinleri... 

M.A.F: Belki anımsarsın şu anda fanzin çıkartanları Fatih Kolçak 'liseliler,' diye tabir ediyordu. Aslında 2000’ler kuşağı için internet üzerinden bu neşriyatı yaymak ve insanlara ulaşmak daha kolay geliyor ve daha çok insana ulaşabiliyorlar fakat, bir taraftan da insan fanzine dokunabilmek istiyor. Elbette burada maddiyat çok önemli. Bunun dışında sosyalleşememek sorun. Modernizm insanları kendilerine yabancılaştıran bir şey, haliyile kendine yabancılaşan insan sokaktaki insana, yaşadığı şehre ve içinde bulunduğu kültüre de yabancılaşıyor; böyle bir insanın bir fanzin basması ve onu dağıtması bu koşullar altında mümkün değil. Bu yüzden anlaşılabilir fakat kesinlikle savunulamaz bence.

J.K: Aslında aynı durum bu elektronik sayfaların bulunması mevzusunda da var. Kitaplar artık basılı olmayacak mı ve herhangi bir cihaz vasıtasıyla bunları yanımızda taşıyabilecek miyiz vs. Fakat kütüphanenin yerini tutabilecek bir şey yok. Kitabın sayfalarına dokunmak ve kitaptan süzülen o kokuyu teneffüs etmek çok başka bir his. İnternet konusunda başka bir şey daha sormak istiyorum sana. İnternet çok büyük bir deniz ve orada bir bilgi dezenformasyonu var sanki. Sonuç itibarı ile bunun internet üzerinden yapılan yayınlara yansıması söz konusun oluyor mu zaman zaman?

M.A.F: Elbette oluyor. Facebook’a girdiğiniz zaman alakasız şiirlerin Can Yücel tarafından yazılmış gibi paylaşıldığını görüyorsunuz; böyle bir dezenformasyon içerisinde bilginin ayakta kalabilmesi çok güç. Bilginin devamı çok hızlı bir şekilde sağlanıyor olabilir ve bu pek çok açıdan faydalı oluyor olabilir ancak, bilginin bu şekilde seri dolaşımı ona zarar veriyor. İnternet üzerinde yayınlanan bir fanzin de sakat doğmuş olacaktır ve bunun sürdürülebilirliği de tartışılır.

J.K: Söylemek istediğin başka bir şeyler var mı bu projeyle veya yaptıkların ve yapacaklarınla alakalı?

M.A.F: Projeyle ilgili olarak biz Ankara’da elimizden geldiğince fanzin toplamaya çalışıyoruz ama, arkadaşlardan ricam; fanzinleri bize gönderirlerse çok iyi olur, çünkü bu bizim için çok zor oluyor ve ayrıca maddi sıkıntılarımız da söz konusu.

J.K: Bu konuda ben de birkaç şey söylemek istiyorum bu arada projenin gelişimiyle alakalı bilgi verirken... Yer6 Hafıza Projesinin kasasında bugün itibarı ile 120 T.L. gibi bir para var çünkü, önceden kasada var olan 72 T.L.’lik rakamın üzerine gene ben bir miktar para ekledim. Bu yolla devam etmeye çalışıyoruz. Diğer taraftan da aynen Mehmet’in dediği gibi fanzin camiası içinde bulunanlara sesleniyorum: Projeye 1 Lira dahi olsa katkıda bulunabilirsiniz ve gerekli bilgileri de www.yer6hafıza.blogspot.com adresinden alabilirsiniz. Herkese iyi akşamlar.

M.A.F: İyi akşamlar.